Piyojenik karaciğer abseleri oldukça nadir olarak görülür. Genellikle karaciğer sağ lobuna (anatomik taraf) yerleşen ve tek bir abse şeklinde kendini gösteren piyojenik karaciğer absesi; ilerlemiş apandisit, iltihaplı safra kanalı (kolanjit), kolon kanseri gibi hastalıklara veya karaciğer hastalıklarına bağlı olarak ortaya çıkabilir. Diğer nedenler arasında ise kandaki bakteriler nedeniyle gelişen ağır enfeksiyon (septisemi), inflamatuar bağırsak hastalıkları, iltihaplanmış hemoroidler ve çeşitli nedenlere bağlı oluşan karaciğer yaralanmaları yer alır. Sağlıklı kişilerde karaciğere ulaşan mikroorganizmaları filtreleyerek temizleyen Kupffer hücrelerinin görevlerini normal şekilde yerine getirdiğinden piyojenik abse oluşumu riskinin azaldığı bilinmektedir.
Belirtileri
Kusma
Ateş
Titreme
Karnın sağ üst bölgesinde ağrı
Açıklanamayan ve hızlı kilo kaybı
Koyu renkte idrar
Beyazımsı veya gri dışkı
İshal
Sarılık
İştahsızlık
Öksürük
Bu belirtiler hastalar tarafından safra kesesi iltihabının belirtileriyle veya safra yollarıyla ilişkili iltihaplı karaciğer kistlerinin belirtileriyle de karıştırılabilir. Bu nedenle, öncelikle doktor tarafından yapılacak klinik değerlendirme ve ardından istenilecek testler ve görüntüleme sonucunda doğru tanıya ulaşılması en kolay yoldur.
Tanısı
Piyojenik karaciğer absesi tanısında, tüm beyaz kan hücrelerinin ve nötrofil alt grubunun sayımının yapılması, karaciğer enzimlerinin ve sedimentasyonun değerlendirilmesi, bunların yanında C-reaktif protein (CRP) seviyesine bakılması gereklidir. Bu kan testlerinin yanı sıra, ultrasonografi (USG) tanı aşamasında ve takipte yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. USG ile abselerin sayısı ve yeri hakkında %90-95 doğruluk oranında klinik bilgiye ulaşılabilir. Ayrıca, görülen kütlenin karaciğerden kaynaklanan lezyon mu yoksa içi iltihapla dolu abse alanı mı olduğu da USG ile anlaşılabilir. Kontrastlı batın tomografisi (BT) ve manyetik rezonans (MR) görüntüleme de karaciğer absesi tanısında kullanılan diğer yöntemlerdir.
Tedavisi
Piyojenik karaciğer absesi tedavi edilmediğinde ölümle sonuçlanabilecek bir rahatsızlıktır. Bu nedenle, tanı konulmasının ardından uygun tedavi büyük bir titizlikle uygulanmalı ve absenin küçülerek tamamen ortadan kalkması sağlanmalıdır. Tedavide genellikle girişimsel radyoloji uzmanı tarafından USG kılavuzluğunda ciltten bir kateter ile girilerek abseye drenaj (boşaltım) uygulanmasının ardından veya eş zamanlı olarak antibiyotik başlanır. Nadiren kateter ile drenajın yetersiz kaldığı durumlarda abseyi bütünüyle çıkarmak için genel cerrahi uzmanı tarafından cerrahi (ameliyatla) drenaj gerekebilir. Bu ameliyatla absenin tamamen boşaltılarak temizlenmesi sonrasında da, antibiyotik tedavisi devam eder. Tedavi edilemeyen piyojenik karaciğer absesi vakalarında ölüm riski ciddi olarak yükselebilir. Erken teşhis edilen ve başarıyla tedavi edilen abselerde ise ölüm oranı dramatik şekilde düşmektedir.
Karaciğer Amip Absesi
Karaciğerde amip absesi, piyonejik karaciğer absesine göre daha da nadir olarak ortaya çıkar. Amip absesi genellikle sıcak, nemli ve hijyen koşullarının kötü olduğu bölgelerde görülür. Absenin genel olarak amip bulaşı sonrasında oldukça küçük bir hasta grubunda ortaya çıktığı söylenebilir. Sosyoekonomik düzeyi düşük olan toplumlarda görece daha sık rastlanan bu abse türünün görülme sıklığı, 30-40 yaş grubundaki erkeklerde kadınlardan daha fazladır. Abse genellikle karaciğerin sağ lobunda görülür. Ancak, absenin her iki lobda yaygın olarak ortaya çıktığı durumlarda hastalığın daha ağır seyredeceği unutulmamalıdır.
Belirtileri
Sağ omuzda görülen ani ağrılar
Ateş
Kansızlık
İştahsızlık
Ani zayıflama
Titreme
Terleme
Taşikardi
Göğsün alt kısmında ağrı
Öksürük
Yeşil balgam
Tanısı
Piyojenik karaciğer absesinde olduğu gibi amip absesinde de USG, en sık kullanılan tanı yöntemidir. Abselerin sayısı, yeri ve birbirleriyle olan ilişkileri konusunda detaylı bilgiye ulaşmak için genellikle USG’den yararlanılır. BT veya MR görüntüleme de abseyi teşhis etmek için kullanılan diğer bir görüntüleme yöntemidir. Bu yöntem sayesinde, %100’e yakın oranda doğru teşhis konulabilir ve ayrıca, abse, tümör ve kist ayrımı da yapılabilir. Amip absesi tanısı konulması için tam kan sayımı gereken hastalarda ise orta dereceli lökositoz (alyuvar sayısında artış) ve anemi (kansızlık) görülebilir. Tam kan sayımı sonucunda elde edilen değerler hastadan hastaya değişiklik gösterebilir. Ancak, bu testler, %50-70 gibi bir doğruluk oranıyla teşhise yardımcı olabilir. İlk başvuru anında doktor tarafından yapılacak klinik değerlendirme tanı ve tedavinin doğru şekilde planlanması açısından “olmazsa olmaz” bir aşamadır. İndirekt hemaglütinasyon, kompleman fiksasyon, jel diffüzyon presipitasyon ve ELISA testleri ise absenin piyojenik mi yoksa amip kaynaklı mı olduğunu belirleyen testler arasında yer alır.
Tedavisi
Karaciğer amip absesinde en etkili tedavi yöntemi, antibiyotik ile tedavidir. 7 ila 10 gün arasında kullanılması gereken antibiyotikler, amip karaciğer absesi vakalarının neredeyse tamamında iyileşme sağlar. Nadiren de olsa abseye aspirasyon (ciltten iğneyle girilerek absenin boşaltımı) uygulanması gerekebilir. Absenin büyük olduğu, hastanın antibiyotik tedavisine cevap vermediği ve bakteriyel enfeksiyonun abseye eşlik ettiği durumlarda aspirasyon ile drenaj yönteminin uygulanması ve alınan örneğin mikrobiyolojik incelenmesinin yapılarak uygun antibiyotiğin seçilmesi hastalığın tedavi sürecini hızlandıracaktır.
Kaynak: https://www.medicana.com.tr/saglik-rehberi-detay/12183/karaciger-abseleri